HEM VAR HEM YOK
28 Mayıs 2024, Salı 20:35Yine sarı taksi kapıda; üstüm başım kusmuk kokuyor. Bir de derinliklerden gelen o koku.
Bütün hastanelere gidildi yok; kokunun çaresi.
Odadaki perdeleri artık kimse açmaya yeltenmiyor, güneşle gelen bulantı hissi.
Yemekler karma karışık, hala... 39 kilo 20 yaş için korkutucu.
Babam eve gelmek istemiyor, annem mutfağa girmek istemiyor.
Hepimiz can çekişiyoruz bu evde, benden başka kokuyu duyan yok şimdilik.
Kalp atım hızıma, bulantıma iyi gelen ilaç yok hala.
Artık odamda hep bir vantilatör açık koku yine de burada.
İşte yine başlıyor annem akşam yemeği hazırlığına kokunun içinde bir de soğan ve baharat kokusu. Bu odadan çıkamayacak diye ağlıyordu dün akşam telefonda.
Okul bittiğinde hayatımın da bitmiş olabileceği kimsenin aklına gelmezdi, benim bile.
En son gittiğimiz kadın değişime ayak uyduramıyor dedi hem köyde hem de okuldan ayrılmak uyum sağlanamaz bir şey yaratmış bünyemde.
Sadece duruyorum gün 24 saatten uzun ilaçları için uyumam için yemem lazım önüme gelen yemek bulamaç gibi.
Kokuyor her yer, o koku bugün suyu da esir aldı. Kimseye söyleyemedim henüz suyun koktuğunu.
Doktor, ticari taksi, hastane ve ev her yerde o Koku. Kaçıncı gün karalık ve endişede saymıyorum artık. Çarşafları artık beyaz sabunla yıkıyorlar beni de. Kuyunun dibinde ölmüş bir kartal var yan yana yatıyoruz.
Çıkaracaksan neden yiyoruz, öleceksek neden yaşıyoruz ağlayacaksak neden gülüyoruz. Hiç cevabını bilmediğim belki de hiç merak etmediğim sorular.
İğneye giderken bu sabah ambulansta açtım gözümü koku artık şehri sarmış güneş gözlerimi kör ediyor.
O koku hastane koridorunda yanımda eve gelişimiz sarı takside, babamın arabası kapının önünde kapatmış dükkânı gelmiş yine.
Babam ne oldu diyor.
Hiç diyor annem aynı şeyler.
Yastığımdan böcekler mi çıkacak?
Odama yılanlar mı girecek?
Fareler mi kemirecek?
Dümdüz oldu her şey, yine beni görmeye gelenler oluyor ama ben onlara bakamıyorum.
Hepsinden başka bir koku çıkıyor,gözlerimden içime giriyor.
Korku hissimde geçti bulantım ve koku tüm bedenimi esir aldı.
İstemek, mutlu olmak ya da ölmek nasıl hisler unutuldu. Şaşırıyorum yoldan gelen seslere ne hale getirdiler beni. Sevdiğim bir türkü bile yok kulağımda. Boşuna gittim o Allah’ın dağındaki okula ne oldu hüsran bir nefes geldi geri. Diplomamın yanında bir koku verildi.
Yanmış evinde, anne babasının küllerini toplayan çocuğun ayağında çorabı ile oturması. Mutfakta unutulmuş patatesten tüm evi saran kurt sürüsü, ölmüş koyun leşinin yanında doğum yapan yalnız kadın. Volkanın içine attığı kargaları kutlayan çiftçinin zafer çığlıkları. Çölde ayağından başlanmış susuz ve aç köpek.
Isıtanda, soğutanda, olduranda, öldüren aynı.
Koku derinleşiyor artık tenimde. Saçlarımdaki beyazlardan annemle babamın öldüğünü hatırlıyorum. Onlar acaba kokudan mı ölmüştü, yoksa benim kokmamdan mı?
Bir öykü…..
Gülşah ENGİN
Çorlu/2024
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.