KADIN

ABD’in New York kentinde, bir dokuma fabrikasında kadınlar daha iyi koşullarda çalışmak için greve başladı. Polisin devreye girmesiyle olaylar büyüdü ve işçilerin kilitlendiği fabrikada çıkan yangında 129 kadın hayatını kaybetti. İstedikleri ise; eşit işe eşit ücret ve doğum izniydi.1800’lerde bu başkaldırının ana merkezi kadınlardı. Bir anma günü olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü birçok kadın için zincirlerin kırılma hikayesidir.

Türkiye’de yıl 1926 Medeni Yasa’nın kabulüyle birlikte çağdaş haklardan yararlanan kadınlarımız, 1930 yılında belediye seçimleri sonrasında da 1934 yılında millet vekilliği seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir.

Bugün benim de hala tekstil sektöründe çalışıyor, kadın -erkek haklarının eşit olduğuna tanıklık ediyor olmam sebebiyle ;1800’lü yıllarda yaşayan o kadınlara teşekkür etmem gerekli.

Her insan eşittir ilkesiyle çalışıyoruz, bu konuda şanslılardan biriyim. Bir kadın olarak hak ettiğim her seviyede çalıştım. Kadın olmam hiçbir zaman iş hayatındaki kariyerimde bir engel olmadı.

İş hayatımdaki basamakları çıkarken de hep destek gördüm. Her bir bölümde mutlaka çok başarılı kadın ya da kadınlar var. Müdür, şef, direktör, bölüm sorumlusu, süpervizör pozisyonlarında kadınlar mutlaka var. Yirmi dört yıldır çalıştığım tekstil sektöründe hep oldular.

Ben bugün geri dönüp baktığımda kadınlara önem ve kıymet veren bir fabrikada çalışıyorum bu yirmi dört yıldır böyle.

Çalışma hayatında kadın erkek yoktur ,çalışan vardır.

Kadınların ailede, toplumda, iş hayatında, kanunlarda, mahkemelerde, seçimlerde ve nüfus sayımlarında yer alması tarihle farklı ülkelerde farklı zamandadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınları her alanda çalışmak için yetiştirme çabası da paha biçilemez.

Türk edebiyatının ve İslam coğrafyasının ilk kadın romancısı Fatma Aliye Topuz’dur.1895-1906 yılları arasında yayımlanan kadın dergisi “Hanımlara Mahsus”ta ve dönem dergilerinde ‘Bir Hanım ‘imzası ile yazılarını kaleme aldı. Yazar Topuz, evliliğinin ilk 10 yılında eşinden gizli kitap okumuş eşinin tutumu değiştikten sonra tercümeler yapmaya başlamıştır.

Bu hayat hikâyesi de gösteriyor ki kadın çok uzun yıllar bir şey yapabilmek için bir erkeğin onayına ihtiyaç duymuş. Kimi zaman bir eş, bir baba ya da erkek kardeş kadın adına karar vermiş ya da izin vermiş.

Cumhuriyet tarihinin ilk kadın yüksek mimarı ve İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinin ilk kadın mezunlarından Münevver Belen Gözeler, devletin birçok kademelerinde çalışmıştır ve 1935 yılı PTT binaları onun mimarı projelerindendir. Onun da hayatında birçok projede birlikte çalıştığı ve yakın arkadaşı olan Leman Tomsu en büyük destekçisidir.

İlk kadın avukat: Süreyya Ağaoğlu

İlk kadın arkeolog: Jale İnan

İlk kadın doktor: Safiye Ali

İlk kadın diplomat: Adile Ayda

İlk kadın tiyatro oyuncusu: Afife Jale

İlk kadın gazeteci: Selma Rıza

Bu liste uzayıp gitmekte kadınların olmadığı hiçbir meslek kalmadı günümüzde.

Hepimizin hayatını bir kadın başlattı bir kadın karnımızı doyurdu ilk önce.

Tuvaletimizi yapmayı öğretti, ayakkabımızı bağlamayı belki de.

İş hayatında idarecimiz, evde sırdaşımız ya da ablamız hep aynı kadın oldu.

İlk arkadaşımız belki bir kadındı, belki ilk öğretmenimiz bir kadındı.

İş hayatında anne rolünü sürdüren bir kadın dokundu belki hayatımıza.

En ihtiyaç duyduğumuzda sıcacık bir omuz oldu belki de kadın.

Adına ne derseniz deyin kadın her yere yakışan her işi başarıyla yürüten ayrıcalıklı bir insan.

Hayatımdaki tüm kadınlara teşekkür ederim bana dokundukları için ve tabii ki benim için değerli olan erkekleri doğurdukları için.

Bu gazetede yazmamı sağlayan bir kadın, gazetenin sahibi bir erkek ama onu doğuran bir kadın.

Kadın erkek değil, insan olarak görmeye başladığımızda her şey rayına oturmuş gidiyor olacak. Sevgi her şeyi çözer.

Benim kadar şanslı iş hayatınız olsun diliyorum.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun.

Gülşah KEZER ENGİN