KİMSE EKSİLMESİN
30 Aralık 2023, Cumartesi 19:31Otobüs dağların arasında kıvrılırken; on beş yıl önce köyümü son gördüğüm an gözümde canlanıyor. Babam ile kardeşim o barajdan dönemedikleri gün bizim ev erkeksiz köy balıksız kalmıştı. On üç yaşında bir aslan parçası ölür mü? On beş yaşında kız babasız kalır mı? Öldü hem kardeşsiz hem babasız kaldım. Babamla kardeşim ekmek teknesiyle o büyülü barajdan canlı çıkamadılar. Hava kararınca dönmediler. Annem beni Musa amcanın kahvenin önüne gönderdi gelmemişlerdi. O an içimi bir kor yaktı. Bu saatte balıkları satıyor olmalıydılar ama yoktu, kimse balık tezgahını açmamıştı. Bir daha orada kimse artık balık satmayacaktı. Anneciğim saçlarına bir daha belik örmeyecek ve ellerine kına yakamayacaktı. Evimiz, ocağımız yangın yeriydi artık. Babam ve kardeşim aynı toprakta yan yana yatarken annem her gün gitti onlara. Karagözlü Alisine vardığında daha on dokuzmuş yaşı. Düğün günü görmüş vurulmuş kömür gözlerine Alisinin. O evde huzur ve sevgi bulmuş annem. Ali ona eş olmuş, dost olmuş yoldaş olmuştu. Ali’si ve oğlu gidince Annem bir daha eskisi gibi olmadı. Her gün gitti mezarlarına ayaklarına kara çalılar bata bata, hep yan yana buldu orda onları. Su içmeyi bile unutmuştu annem evladı gidince. Bir gece sağanak yağmurla beraber çıkan rüzgârdan tahta bahçe kapısı devrilmiş. Gürültüye uyandım. Elinde mavi buranda ile annem yere düşen tahta kapıya bastı geçti üzerinden, yağmura rüzgâra aldırış etmeden gitti oğluna, sevdiğine.
Oğlu ıslanmasın diye mezarını örtmeye gitmiş. Sabah çoban Mehmet bulup getirdi ben hayat kapısında beklerken. Ciğerine yerleşen o illet o geceden kalmaydı ama asıl annemi öldüren mezarlığa gidememesiydi. Oda ebedi evine bir an önce yerleşmek için savaşmıyordu. Her gün gittiği bir çift mezar değildi kalbine alev düşüren aklını başından alıp götüren evlat hasretiydi. Ciğerini delen o yağmurlu soğuk gece değildi sevdiceğini bir başına bırakıp giden hasretti. Ali’si olmadan bilmiyordu nasıl yaşanır.
Kaygan toprak yol otobüsü beşik gibi sallamıştı. Sırtımda çantam, karşımda on beş yaşım yürüdüm. Üçü yatıyordu ahlat ağacının altında. Yine on beş yaşında yapayalnız kalmış kız çocuğuyum ben o topraklarda.
Zahide öğretmen beni alıp evladı yapmıştı. O olmasaydı kimsesizlerin Zeynep’in kızı olarak kalacaktım belki tek başına. Babamı, annemi ve küçük kardeşimi ebedi evlerinde ziyaret ederken o gece evimizi yakan yağmur yine başladı.
Aralık ayı idi köyden ayrılırken, vedalaştım; yine gelmek üzere on beş yaşımla.
Bu yeni yıl bir dilek diledim; kimsemiz eksilmesin diye.
Evladını özleyen annelere ve babasını yitirmiş kız çocuklarına olsun bu hikâye.
Gülşah Kezer Engin
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Sebahat Özgöç
08-01-2024 23:45Çok güzeĺ olmus bır çirpida bitirdim eline ,yüregine sağlik .
Neşe
31-12-2023 13:41Allah hiç bir çocuğu kimsediz bırakmasın yüreğine kalemine sağlık Gülşahım
Tuba
30-12-2023 21:14Sevdiklerimzle güzel bir yıl olsun..Kalemine sağlık Canım ??❤️
Ceylan Önöz
30-12-2023 21:07Canımsın yüreğine sağlık... yeni yılda hiç eksilmeyelim yter
Sibel
30-12-2023 20:19Enfesti…Bir çırpıda bitirdim.Kaleminize sağlık
Sinem cin
30-12-2023 20:15Sevdiklerimizle birlikte nice güzel yıllarımız olsun inşallah